Çoğu annenin ana problemi olan çocuğunun sağlıklı beslenip
beslenmediği sorusuna çocuk doktoru Dr. Şirin Göker Seçkin şu açıklamalarda
bulunuyor:
Çocuk sağlığı, bağışıklık sistemi, büyümesi, gelişmesi,
öğrenme yeteneği ve psikolojik yapısı beslenme biçimine bağlıdır. Çocuklukta
kazanılan doğru beslenme alışkanlıkları ileri yaşlarda gelişebilecek damar
sertliği, şeker ve kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, kemik erimesi, kireçlenme
ve kimi kanser türlerinden korunmasını sağlar. Yetersiz beslenme çocuklarda boy
kısalığına neden olurken, sinir sistemi de gelişmeyeceğinden zekada kalıcı
geriliğe bağlı okul ve meslek yaşamında başarısızlık görülebilir. Ucuz gıdalarla
da sağlıklı beslenme sağlanabilir.
Çocuğun beslenmesi için gerekli maddeler normalde yediğimiz
çeşitli besinlerde bulunur. Bunları gruplara ayırmak gerekirse;
Proteinler
Karbonhidratlar
Yağlar
Mineraller
Vitaminler
Su
Sağlıklı beslenmenin ana kurallarını sıralarsak;
Tek tip beslenmeden kaçınılmalı, çeşitli gıdalar
tüketilmeli
İdeal kilonun korunmasına dikkat edilmeli
Fazla yağlı ve kolesterollü yiyeceklerden kaçınılmalı.
Yeterli lif-kepek içeren gıdalar alınmalı.
Fazla şeker ve tuz tüketilmemelidir.
Çocuklara doğru beslenme alışkanlığı verilmesi bebeklikten
başlar. Çocuğun damak zevkini kişisel deneyimleri kadar anne-baba ve kardeşlerin
damak zevki ve televizyon etkiler. Örneğin evde beyaz ekmek yiyen bir ailenin
çocuğu kepekli ekmeğe karşı bir isteksizlik gösterir. Halbuki çocukluktan beri
kepekli ekmek yemeye alışmış bir çocuk tüm yaşamı boyunca kepekli ekmeği tercih
edecektir. Çocuğa değişik yemek çeşitleri sunarak çeşitliliğe alışması
sağlanmalıdır.
Çocuklara doğru beslenme alışkanlığı kazandırılırken ceza
veya ödüllendirme yöntemi kullanılmamalıdır. İstenilen besini yediği zaman
sadece "aferin" gibi övücü bir söz söylemek yeterli olacaktır.
Tüm çocukların ağız tadı zaman zaman değişir .Bazı besinleri
tercih ettikleri, bazılarını ise şiddetle reddettikleri dönemlerden geçerler
.Özellikle 1-2 yaş çocuklarında bazı öğün az yeme ya da hiç yememe görülebilir.
Bu yaşın özelliğidir, önemsenmemelidir. Bu dönemlerde sevilmeyen besin 3-6 ay
arayla tekrar sunulabilir.
Çocukların aç olmadıkları ya da istemedikleri saatlerde yemek
yemeye veya istemedikleri bir besini yedirmeye zorlamak beslenme sorunlarının
gelişmesine yol açar. Bu nedenle yemek saatleri konusunda katı olunmamalı,
çocuğun acıkma ritmine uyulmalıdır. Ayrıca yalnızca kahvaltıda yenilen besinler
veya akşam yenilebilir besinler gibi düzenlemeler yapılmamalıdır. Çocuk
istiyorsa akşam yemeğinde kahvaltı etmenin veya kahvaltıda makarna veya sebze
yemenin çocuğa hiçbir zararı yoktur.
Et yemeyen veya süt içmeyen çocuk için hemen üzülmeye gerek
yoktur. Gün içinde yoğurt, peynir ,yumurta veya fıstık ezmesi yiyen çocuk
protein ve kalsiyum ihtiyacını karşılamaktadır.
Tatlı yerine genelde meyve arada bir de evde yapılan tatlılar
verilmelidir. Örneğin aşure, kuru üzüm, incir, havuç, ceviz gibi yemişler
katılarak yapılmış kurabiyeler, kekler, sütlü tatlılar uygundur. Tatlı
pişirilirken şeker yerine incir, üzüm, kayısı, dut gibi meyve kuruları,
konsantre meyve suları, pekmez, tahin veya bal kullanılabilir. Bu sayede boş
şeker yerine bir miktar protein, nişasta, vitamin ve lif yemeleri
sağlanabilir.
Özetle 1 yaşından itibaren çocuğun
Proteinler (et, balık, tavuk, yumurta,
baklagiller)
Sütlüler( bol kalsiyum ve protein içeren süt,
peynir, yoğurt vb)
Meyve ve sebzeler (özellikle bol A ve C
vitamini içerikli)
Tahıllar nişastalılardan (bol karbonhidrat
içerikli un, patates, makarna, vb.)
oluşan dört ana besin grubunu içeren karışık
bir diyeti olmalıdır.
PROTEİNLER : Büyüme, gelişme, hücre ve dokuların yenilenmesi için, bağışıklık
sisteminin gelişmesi için gerekli olan proteinler anne sütü, inek sütü, süt
ürünleri, et, balık, deniz ürünleri, yumurta, baklagiller ve soya fasulyesinde
bulunur.
BAKLAGİLLER: Kırmızı mercimek, nohut, kuru fasulye protein, demir ve B
vitaminlerinden zengindir. Ancak baklagillerin hayvansal kaynaklı protein
değerini tam olarak karşılayabilmesi için pilav üstü nohut veya kuru fasulye
gibi birden fazla baklagilin bir arada verilmesi gerekir. Tarhanada buğday unu,
nohut, yoğurt ve çeşitli sebzelerden hazırlanmış besin değeri yüksek bir
gıdadır. İçerisinde protein, demir, kalsiyum ve çeşitli vitaminler
bulunur.
BALIK: Yüksek protein içermesinin yanı sıra kalsiyum, fosfor, demir, A ve D
vitamini içermesi balığı besin yönünden çok değerli kılar. Ayrıca sinir sistemi
ve görme işlevinin gelişmesinde önemli rolü olan omega yağ asitleri yalnız
balıkta,balık yağında ve deniz ürünlerinde bulunur.
KARACİĞER: Demir, protein, A ve D vitamini yönünden zengindir. Haftada 1-2 öğün
yedirilmesi yeterlidir. Sık kırmızı et yeniyorsa hiçte
verilmeyebilir.
YOĞURT: Yüksek miktarda protein ve kalsiyum içerdiğinden çok değerli bir
besindir. İnek sütünden yapılmasına karşılık mayalandığı için daha az
alerjiktir. Bebek ya da çocuk sade yoğurdu yemek istemezse demir açısından
zengin olan pekmez veya meyve karıştırılabilinir.
PEYNİR: İnek,koyun ve keçi sütünden üretilen peynirler kalsiyum ve protein
açısından zengindir. Yumuşak peynirlerin yağ ve kolesterol oranı yüksek
olduğundan kalsiyumdan zengin olan sert peynirlerin verilmesi tercih
edilmelidir.
SÜT:
Protein ve kalsiyum açısından zengin olmasına karşın, demir içeriği düşük
olduğundan süt demir eksikliğine yol açabilir. Dengeli beslenmeyi bozmamak için
günde 600ml'den fazla süt içilmemelidir. Sinir sistemi ve görme fonksiyonun
gelişmesi için önemli olan yağ asitlerinden, C vitamini ve çinko yönünden de
fakirdir. Çok alerjik bir gıda olduğundan sürekli burun akıntısı, astım,
tekrarlayan orta kulak iltihabı gelişmesine, kuru-hassas cilt egzamaları
gelişmesine neden olabilir. Sindirimi de zor olduğundan 2 yaşından önce
verilmesi pek tavsiye edilmez.
DONDURMA: Süt, şeker ve salepten yapıldığı için iyi bir vitamin,protein ve enerji
kaynağıdır.Dondurma yiyen çocuklarda diğerlerine nazaran daha fazla boğaz
iltihabı görülür diye bir şey yoktur.
ET : Besin değeri azalabileceğinden buzluktan çıkarılan dondurulmuş et
çözülmeden pişirilmemelidir. Mikro dalga fırında hızla çözmek en uygun yöntem
olmakla beraber mikro dalga fırın yoksa sıcak suda eritilmeye çalışılmalıdır.
Eti oda ısısında çözmeye bırakmak sağlıksızdır.
Etin suyunu bırakması besin değerini
azaltacağından tavanın önceden kızdırılmasında fayda vardır.
Bebeklere hazırlanan sebze çorbalarına
katılarak pişirilen etin demir içeriği azalırken sebze püresinin gereksiz yere
kalorisi artar.Bu nedenle etin sebze çorbasından ayrı pişirilerek bilahare
çorbaya katılması tavsiye edilir.
KARBONHİDRATLAR :
Karbonhidratlar enerji verirler. Şeker, reçel gibi boş
kalori içeren besinler yerine bal, meyve şekeri, pekmez gibi ayrıca demir içeren
karbonhidratların tüketilmesi daha yararlıdır.
Sebzeler, meyveler, pirinç, buğday, yulaf
ezmesi gibi tahıllar, kepekli ekmek ve makarna çeşitli vitaminler, mineraller ve
lif de içerdiklerinden tüketilmesi daha sağlıklı karbonhidratlardır.
YAĞLAR : Sinir sistemi iki yaşına kadar gelişiminin %95'ini tamamlar. Sinir
kılıflarının yüzeyi yağlarla kaplandığı için her gün diğer besinlerle birlikte
bir miktarda yağ alınmalıdır. Kuyruk yağı, tavuk derisi gibi hayvansal yağlar
kolesterol yüksekliğine yol açarak kalp hastalıklarına neden olabildiklerinden
genel kural olarak hayvansal yağlardan uzak durulmalıdır.
Zeytinyağı, ay çiçek yağı, mısırözü yağı, pamuk
yağı, soya fasulyesi yağı sağlıklıdır. Haşlamalar kızartmalara tercih
edilmelidir.
MİNERALLER : Çocuklarda özellikle iki mineral çok önemlidir; kalsiyum ve demir. Süt
ve süt ürünleri kalsiyum açısından zengindir.
DEMİR:
İnsan bedenindeki her hücrenin yapısında demir vardır ve oksijen taşımak gibi
önemli bir rol üstlenmiştir. Bezelye, mercimek, fasulye gibi baklagillerdeki
demir ıspanaktakinden çok daha fazladır. Ciğer, kırmızı et, deniz ürünleri, kuru
kayısı, erik, baklagiller, badem, kuru üzüm, bira mayası demir içeriği en yüksek
olan gıdalardır. Ancak kırmızı etin içinde bulunan demirin emilimi daha zordur.
Vitamin C ise demir emilimini arttırır.
VİTAMİNLER : Sanılanın aksine vitaminler iştah açıp kilo aldırmazlar. Ancak
vitaminler vücuda alınan bazı besinlerin daha iyi değerlendirilmelerine yardımcı
olurlar. Ayrıca vücudun bağışıklık sistemini güçlendirirler. Genelde yeterli ve
dengeli olarak balık, meyve, sebze, tahıl ve süt ürünleri alan kişilerde vitamin
eksikliğine rastlanmaz. Besinleri aşırı kaynatmak ,haşlamak içindeki
vitaminlerin azalmasına yol açar. C ve B vitaminlerinin gerekenden fazlası idrar
yoluyla atılır. Ancak yağda çözülen vitaminler için durum farklıdır. D vitaminin
fazlası zehirlenmeye yol açar. Hamilelikte alınan yüksek dozda vitamin A doğacak
bebekte çeşitli sakatlıklara yol açabilir. Meyveler, sebzeler ve baklagiller
vitamin açısından zengin besinlerdir.
MEYVELER: Vitaminler en yoğun olarak kabuğa yakın bölgede bulunur. Bu nedenle
kabuklar ince soyulmalıdır. Meyveyi kabuğu ile birlikte vermek son zamanlarda
artan çevre kirliliği ve kullanılan böcek ilaçları nedeniyle pek sağlıklı
değildir. Meyveler kurutulduğunda veya kaynatıldığında içerdikleri C vitamini
miktarı azalır. Meyve ve sebzeler derin dondurucuda besin değerlerini
kaybetmeden 2 ay saklanabilir. Bir bardak taze sıkılmış portakal suyu veya bir
portakal 2 günlük C vitamini ve günlük A vitamini ihtiyacını
karşılar.
SEBZELER: Vitaminler ve mineraller açısından zengin olan sebzeler aynı zamanda
bağırsakların düzenli çalışmasına yardımcı olan lifler açısından da zengindir.
Az sebze yenmesi kabızlığa yol açar. Havuç, patates, kabak, kereviz, avokado
(antioksidan maddeler açısından çok yararlıdır), ıspanak, semiz otu, tatlı
kırmızı biber(paprika), enginar, taze bezelye, brokoli, karnıbahar, brüksel
lahanası, maydanoz (A vitamini açısından çok faydalı) ve taze nane çocuğa
korkmadan verilebilir.
Bol A ve C vitamini içermesine rağmen domates
alerjiye yol açabileceğinden yedi aylık bebeklerden küçüklere verilmez.
Bakla favizm hastalığına yol açabileceğinden
bir yaşından küçüklere tavsiye edilmez.
Patlıcan vitamin ve mineral yönünden fakir olduğu kadar
nikotinde içerdiğinden çocuklara yedirilmesi önerilmez.
Beyaz ve kara lahana, pırasa, soğan ve sarımsak bebeklerde
gaz yapabileceği için ancak 9. Aydan itibaren denenebilir.
Ispanak, şalgam, pancar ve havuç nitrat içerdiklerinden taze
alınmalı ve uzun süre bekletilmeden gün içinde pişirilmelidir. Diğer sebzeler
ise 48 saat buzdolabında saklanabilir.
Sebzelerin besin değerini korumak için kendi buharında ya da
çok az suda pişirmek en sağlıklı yöntemdir.
Çocuklar canlı görünümlü sebzeleri daha çekici bulduklarından
pişirilirken az miktarda limon suyu veya sirke katılarak sebzelerin canlı renkli
kalması sağlanabilir.
Sebze püresi derin dondurucuda 2 ay, buzlukta 1 ay,
buzdolabında ise 48 saat besin değerini kaybetmeden saklanabilir.
Genelde tüm annelerin şikayet ettiği konuların başında gelir
çocuğunun yemek yememesi. Otoriter bir sesle çocuğun önündeki tabağı bitirmeye
zorlamak ya da anlayışlı ve sevecen davranmak; bunların hiç birisi, "yemek" söz
konusu olduğu zaman çocuğunuzun üzerinde etkili olmayabilir. Küçük yaşlarda elde
edilen beslenme alışkanlıklarının onun ilerki yaşlarında vücut yapısı ve sağlığı
üzerinde etkili olacağını düşünürsek, bu durumu ciddiye almanız elbette ki
kaçınılmaz. Fakat klasik yöntemleri uygulayarak çocuğunuz üzerinde baskı kurmak
yerine, yemek yemeyi sevmesi hatta bundan keyif alması için küçük hilelere
başvurabilirsiniz.
Yemekleri tabağa azar azar koyarak, çocuğunuzu önündeki
tepeleme tabağı bitirmek stresinden arındırmalı, daha fazla istemesine fırsat
tanımalısınız. Böylece çocuk, kontrolün kendi elinde olduğu hissine kapılır.
Genellikle canlı renkler çocukların ilgisini çeker. Bu
nedenle yemekleri renklendirmekte, sebzeleri rengi canlı kalacak şekilde
pişirmekte fayda vardır. Sebzeler pişirilirken az miktarda limon suyu ya da
sirke eklemek, renklerinin daha güzel görünmesini sağlayabilir. Ayrıca desenli,
renkli tabaklarda yapılan servis de, çocuğun ilgisini masada tutmak ve iştahını
arttırmak açısından yararlıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder